Doğu Türkistan Kareografisine Emniyet Engeli
22 Ocak 2019

Doğu Türkistan Kareografisine Emniyet Engeli

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Bursaspor-Fenerbahçe maçı öncesi taraftarın Doğu Türkistan’daki Çin zulmüne dikkat çekmek için hazırlamış olduğu kareografi, Valiliğin kararı ile emniyet güçleri tarafından engellenirken, medya kuruluşlarının haberi kamuoyuna yansıtmaması da dikkat çekti.

Dün akşam oynanan Bursaspor-Fenerbahçe maçı öncesi taraftarın haftalardır hazırlığını sürdürdüğü Doğu Türkistan temalı kareografi sebep gösterilmeden engellendi.

İstanbul’dan, Ankara’ya Çin zulmüne dikkat çekmek için yürüyen bir grup Doğu Türkistanlı Müslümanın engellenip, Kızılcahamam’dan İstanbul’a geri gönderilmesi hala gündemden düşmeden bir engelleme haberi de Bursa’dan geldi. Bir kısım medyanın dezenformasyonla zulmü karartma çabasına, valilik ve emniyet engellemeleri de eklendi.

Sosyal medyadan olaya tepki gösterenler, Çin zulmünün karartıldığına dikkat çekti.

Emniyetten İzin Alındığı Halde Engellendi

Maç öncesi gösterinin reklamını yapan taraftarların açıklamaları gazetelerde yayınlanmıştı.

Açıklamada, “Takımımıza büyük destek verecek tribünlerde kareografi de açılacak. Valilik ve Emniyet Müdürlüğünden alınan izin sonrası Bursaspor tribünlerinde Doğu Türkistan bayrağı dalgalanacak. Uzun süredir bu kareografi için hazırlık aşamasında olan tribünler, en anlamlı mesajı vermiş olacak.” deniliyordu.

Uygurlara "Çin İşkencesi": Doğu Türkistan'da Neler Oluyor?

Çin'in 1949 yılından bu yana hakimiyeti altında tuttuğu Doğu Türkistan'ın kırsal kesimlerinde etrafı yüksek duvarlarla çevrili inşaatlar devam ediyor. Uydu görüntüleri, Doğu Türkistan çöllerinde inşa edilen ve içinde yüz binlerce Uygur Türkü'nün tutulduğu toplama kamplarının son bir yılda tam 3 katı büyüdüğünü ortaya koyuyor.

Birleşmiş Milletler'e göre 1 milyon civarında Müslüman Uygur Türkü, Çin'in 'eğitim merkezi' olarak dünyaya lanse ettiği toplama kamplarında tutuluyor.

Doğu Türkistan'da ve Çin'in değişik yerlerinde gerçekleşen saldırıların ardından bu eylemlerden Uygurları sorumlu tutan Çin, 2014 yılından itibaren 'teröre karşı halk mücadelesi' adı altında yeni bir süreç başlattı. Ancak Uygurlara yönelik kültürel ve dini kısıtlama ve baskılar 2009 yılından itibaren giderek hız kazandı.

Erkeklerin sakal bırakması ve kadınların uzun kıyafet giymesi kısıtlanırken halkın düğünlerde alkol kullanmaya zorlanması da bu uygulamalardan bazıları.

Müslüman Uygur Türklerini kamplarda topladığı yönündeki suçlamaları reddeden Pekin, Doğu Türkistan genelinde inşa edilen söz konusu yapıları, dünyaya "eğitim merkezi", "rehabilitasyon merkezi" ya da "mesleki eğitim merkezi" olarak lanse ediyor.

Etrafı kalın duvarlarla çevrili kamplarda güvenlik kulübesinden gözetleme kulelerine ve dikenli tellere her şey mevcut.

Önceleri toplama kamplarının varlığını kabul etmeyen Çin yönetimi, bugün kampların mesleki eğitim merkezi olduğunu iddia ediyor.

Komünist Parti'ye yakın kişiler, halkın arasına giriyor, istihbarat topluyor ve şüpheli gördükleri kişileri güvenlik görevlilerine bildiriyor.

Geçmişte okul, hastane ya da kamu binası olarak hizmet veren bir çok bina da küçük kamplara dönüştürüldü.

Çin'in Doğu Türkistanlıları tuttuğu ve ülkeden kaçan Uygurların ifadesiyle işkence gördükleri kampların sayısı net olarak bilinmiyor.

BM: Çölün Ortasında, Hiçbir Hakkın Bulunmadığı Merkezler

Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi Çin'i, Türkistan'ı hiçbir insan hakkın bulunmadığı kitlesel toplama kampına dönüştürmekle suçluyor.

Eartrise Media isimli sivil toplum kuruluşunun, 39 toplama kampı üzerinde yaptığı uydu görüntüsü analizi, bu kampların hacminin nisan 2017 ile ağustos 2018 arasında 3 kat daha büyüdüğünü ortaya koyuyor.

39 kampın kapladığı alan ise kabaca 140 futbol sahası büyüklüğünde.

Uluslararası medya, kampların bir kısmının yerini, Çin hükümetinin verdiği inşaat ihale ilanlarından yola çıkarak tespit etti.

Earthrise'ın kurucusu Edward Boyda, "Kamplardan 80'ini hızlıca buldum. Çoğu birbirine benziyor, çünkü hepsinde kullanılan metot aynı" diyor.

Camiler Bomboş

Doğu Türkistan'daki camilerin tamamının üzerinde, Komünist Parti'ye bağlılık bildiren "Partiyi sev", "Ülkeyi sev" gibi devasa propaganda afişleri asılı.

Cuma namazlarında ise camiler artık bomboş kalıyor. Çünkü camiye gelenler kayda alınıyor ve fişleniyor.

Doğu Türkistan'da tutuklanan ve gözden kaybolan insan sayısı günden güne artıyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü: Uluslararası Yasalara Göre Kanun Dışı

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Çin Direktörü Sophie Richardson, uluslararası yasalara göre bu tür "eğitim merkezlerinin" yasa dışı olduğunu ve tutuklanan vatandaşlardan tam anlamıyla "siyasi sadakat" beklendiğini söyledi.

"Doğu Türkistan'da yaşananlar asla kabul edilebilir bir durum değil." diyen Richardson, Buralar hükümet ve parti tarafından yönetilen tesisler. İçeride tutuklu bulunan hiç kimse uyarı almadı ya da cezaya çarptırılmadı. Yayımladığımız raporda da belirttiğimiz gibi, yerel yetkililer, çok açık bir şekilde kamplara gönderilmemek için avukata ihtiyacınızın olmadığını söylüyor. Yani zaten mahkemeye çıkarılmadan kampa gönderiliyorsunuz. Bu tam anlamıyla partiye sadakate zorlamak için kullanılan bir yöntem." ifadelerini kullandı.

Çin son olarak Doğu Türkistan'daki demografi yapıyı da değiştiriyor. Bu bağlamda Han Çinlilerini hızla bölgeye kaydırıyor.

Ayrıca Çin'in, bölgedeki geleneksel İslam ve Orta Asya mimarisinin en iyi korunan yerlerinden biri olarak kabul edilen Kaşgar'daki tarihi birçok yapıyı yıkarak, Uygur tarihinin izlerini silmeye devam ettiği ifade ediliyor.