Türkiye\'deki Siyasal Yapıların “Metal (Kadrolaşma)” Yorgunluğu
15 Eylül 2017

Türkiye\'deki Siyasal Yapıların “Metal (Kadrolaşma)” Yorgunluğu

AKP Genel Başkanı (Cumhurbaşkanı) Erdoğan, 21 Mayıs’ta partisinin olağanüstü kongresinde, sonra 31 Mayıs’ta katıldığı AKP Meclis Grup toplantısında, daha sonrada AKP İstanbul İl Örgütü’nün 25 Haziran’da düzenlediği bayramlaşma toplantısında metal yorgunluğundan bahsetti. Bunun haricinde katıldığı birçok mecliste ve gittiği birçok yerde sık sık metal yorgunluğu konusuna vurgu yaparak ülke gündeminde kasıtlı kamuoyu olmasını sağladı.

AKP Genel Başkanı unvanı ile gündeme getirmiş olduğu “metal yorgunluğu” kavramı hakkında kamuoyunda farklı yorumlar yapıldı. Bunlardan bir kaçını ifade etmek gerekirse; “Erdoğan, Mahalli İdareler Genel Seçimleri’ne hazırlık yapıyor” dendi. “Teşkilatın içeresindeki yozlaşmayı azaltmak için söyledi” denildi. “AKP teşkilatlarından F.G mensuplarının temizlenme süreci olarak değerlendirildi.” “Tembel ve makam heveslisi teşkilat başkanlarının, yardımcılarının temizlenmesi denildi.” Bu vb. birçok yorum yapıldı.

AKP Genel Başkanı Erdoğan, teşkilatlardan gelmiş ve tecrübeli bir siyasetçidir. Genel Başkanı olduğu partinin teşkilatlarını, kamuoyunda aleni eleştirmesi beklendik bir davranış şekli değildir. Tecrübeli bir siyasetçi parti mekanizmalarında oluşan sorunları, parti içerisinde çözmesi gerektiğini ve teşkilatlarda sorumluluk almış kimselere ahde vefa anlayışına binaen, emeklerinden dolayı teşekkür etmesi gerektiğini bilir. Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan böyle yapmadı. Çünkü Erdoğan, başkalarının ağzı ile konuşma alışkanlığına sahip bir siyasetçidir. Bu söylemini de alışkanlığının ortaya çıkardığı bir hata olarak değerlendirebilirsiniz. Dikkat ederseniz Cumhurbaşkanı Erdoğan’da sık sık söylem farklılıkları görülmektedir. Başkalarının fikirleri doğrultusunda yönlenen, hareket eden bir çizgide hareket etmesinden dolayı Cumhurbaşkanı’nda böyle bir profil ortaya çıkmaktadır.

Cumhurbaşkanı, yine başkalarının ağzı ile konuşması yüzünden, tecrübelerini unutup parti içerisinde fitne ve ayrılmalara sebep veren bir söylemi dillendirmiştir. Birileri tarafından kendisine söyletildiğini düşündüğümüz bu sözler yüzünden hem kendisine, hem de AKP’ye zarar verecek bir dalgaya sebep olmuştur. Neyse ki bu, AKP’nin kendi iç meselesi, süreci nasıl yönetecekleri kendi takdirlerine kalmış.

Asıl soru şu; AKP içerisinde “metal yorgunluğu” tespitini yapanların bu tespitleri yersiz midir? Hayır, aksine yaptıkları tespit son derece doğru ve önemlidir. Hatta bu tespit, sadece AKP’yi de kapsamamaktadır. Türkiye’deki bütün siyasal yapılar, sivil toplum örgütleri, cemaatler vb. yapılar için de söz konusudur. Türkiye’deki yapılar kadrolaşma ve menfaat üzerine kitleleştikleri için toplum içinde etken olmaları gerekirken, edilgen konuma düşmüşlerdir.

Kim bilir, Cumhurbaşkanı’nın, başkalarının ağzından çıkan bu tespiti gittiği her yerde gündem yapıp benimsemesinin, Türkiye’nin kamuoyunda tartıştırmasının asıl nedeni belki de budur. İçerisinde bulunmuş olduğu kitleleşme kültürünün, istediğini vermemesi…

Peki, Genel Başkan Erdoğan’ın istediği nedir? Aradığı kimdir?

Ebetteki dava adamı aramaktadır. Devleti emanet edecek devlet adamlarının yetişmesini istemektedir! Fakat mevcut kitleleşmelerde gördüğü tek şey var: Menfaat! Kadrolaşmak, kendi istikbalini ülkenin istikbalinin önünde tutmak vs. gibi çıkara dayalı bir kitleleşme… Yani özetle Türkiye’nin kitleleşme fabrikaları “devlet adamı” çıkaramıyor. Düşünsenize, fabrika çalışıyor fakat ürettiği siyasi kişiler hatalı! İşte bu ürkütücü durum, ülkesini çok seven Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “metal yorgunluğu” tespitini AKP üzerinden dillendirme gafletine düşürmüş olabilir.

Cumhurbaşkanı büyük resmin farkında: Türkiye’deki örgütsel yapılar devlet adamı, dava adamı yetiştiremiyor. Türkiye’nin kitleleşme fabrikaları, menfaat ve kendi istikbalinin peşinde koşan siyasiler ve bu minvalde kadrolaşan pragmatistler üretiyor. Cumhurbaşkanı kaygılanmakta haklı. Türkiye’nin geleceğini emanet edebileceği dava adamlarını, devlet adamlarını ve siyasilerini görememesi, bir lider için asıl sonun başlangıcıdır.

Fakat Cumhurbaşkanı şunu bilmelidir ki; aramış olduğu “dava adamı” Türkiye’deki mevcut kitleleşme kültürlerinden çıkabilecek bir “ürün” değildir.

Sayın Cumhurbaşkanı, fikirlerini dillendirdiğiniz o kimselere dikkat edin! O kimseler size doğru tespit sunuyor, fakat çözümü yanlış yerde aratıp sizi hatalı amellere sevk ediyor. Aramakta olduğunuz dava adamlarını devlet adamlarını yetiştirebilecek tek bir metod vardır**. O da, İslam ideolojisi ile oluşan doğru kitleleşme kültürüdür.** Ancak böylesi bir kültür, Türkiye’yi emanet edebileceğiniz gerçek dava adamlarını ve devlet adamlarını yetiştirebilir. Ki onlar, gözlerini dünyaya ve İslam ümmetinin kurtuluşuna diken, suni sınırları aşıp ümmetin vahdetini önceleyici bir vizyonun sahibi olacak hakiki devlet adamlarıdır.