Şimdi İş, Nusret Ehlinde…
12 Nisan 2018

Şimdi İş, Nusret Ehlinde…

Garip şeyler oluyor memleketimde…

3. sayfa haberleri ile dezenformasyon “cenneti” sanki Türkiye. Katliam gibi cinayetler, tecavüzler, her türlü istismar bir tarafta; öğrenci evi baskınları, hocalara saldırılar, güncelleme adı altında din istismarı diğer tarafta…

Müslüman kızlarımızın feminizme öykünmeleri yine bir tarafta dururken, diğer tarafta gençler arasında artış gösteren deizm furyası…

Doların 4 TL’yi aştığı bir süreçte istikrarsızlık girdabında boğulmuş esnafından tutun da zindanlara atılan Müslümanların sahipsizliğine kadar derinden bir sessizlik, susturulmuşluk, OHAL sürecinde tüm ülkeyi sarıp sarmalamış sanki.

Baksanıza, Suriyeli Müslümanların en azılı katilleri ülkeye geliyor, Türkiye Cumhuriyeti’nin Müslüman Cumhurbaşkanı onları “dostum” ve “kardeşim” diyerek karşılıyor ama Müslümanlarda “tık” yok. Hâlbuki bu azılı katiller değil miydi, zalim Esed’in cankurtaran simitleri, Suriyeli mazlumların can düşmanı olanlar… Bu katiller değil miydi, Amerika’nın rejimi imar planında Suriye’de taşeronluk ihalesini alanlar…

Cenevre, Astana, Soçi süreçlerinde anlaşma metinlerine İdlib’i, Halep’i, Guta’yı ve sair masum sivilleri koruyacaklarını imzalayıp imzalar kurumadan tepelerine bombalar yağdıranlar, yine bunlar değil miydi?

Ne oldu, nasıl oldu da katiller dost, hainler kardeşiniz oldu!

Ve bizler nasıl bir aldatmayla aldatıldık, kandırmayla kandırıldık da en aşağılık cürümler bize farklı sürümlerle yedirilir oldu?

Bizler, Müslümanlar olarak izzet dolu geçmişimizle övünürken, bugün zillet darboğazında debeleniyorsak sorunun nereden kaynaklandığını tespit etmemiz daha bir ivedilik kazanmakta haliyle.

Bunun için önce elde olan ve olmayanları sıralayarak devam etmek umarım ki bizi verimli bir noktaya taşıyacaktır.

Sahip olduklarımız:

İman? Evet, mevcut… Zira bu coğrafya halklarının kahır ekseriyeti Müslümandır. Hem de imanı uğrunda can verecek kadar…

İdeoloji? Var elhamdülillah! Zira İslâm ideolojisi, engin İslâm kültürü içerisinde ciltlerde ve aydın dimağlarda mevcudiyetini korumaktadır. İş, bu engin kültüre dalarak onun esaslarını bulup çıkarmak suretiyle günümüz Müslümanlarının idrakine sunmakta… Bunu yapan da var elhamdülillah.

Güç, kuvvet? Bu da mevcuttur. Hem küffara karşı on yıllardır Çeçenistan, Afganistan, Irak vesaire bölgelerde şehadet arzusu ile mücadele eden yiğitler, hem de -maalesef- kışlalarda çakılı kalmış sayıları milyonları bulan Müslümanların askerleri bu mevcudiyetin en bariz emareleridir.

Fedakârlık? Tabii ki bu da bizi biz yapan bariz hasletlerdendir. Özelde Türkiye halkı -ki 15 Temmuz hadisesi bunun en yakın göstergesidir- ve genelde de İslâm ümmeti eline su dökülemez yegâne ümmettir.

Elde olmayanlara baktığımızda;

Sahih irade? Gerek batılı fikir ve çözümler minvalinde gerekse de özellikle yöneticilerin sömürgeci kâfirler karşısındaki ilkesiz duruşlarında bunun eksikliğini hissediyoruz.

Sahih uyanıklık? Ruveybida ve bel’amların elinde tenis topu gibi bir o taraftan bir diğer tarafa savrulup duran bu ümmet, maalesef ki uyanıklığın üzerine doğrulduğu dakik bakış açısını çoktan kaybetti. Şaşı bakan gözlerle flu bir ortamda siyaseti anlamaya çalıştı ve haliyle yanlış sonuca vardı: düşmanları dost, dostları düşman sandı. Hainlere iktidarı teslim etti de “vardır bir bildikleri” diyerek siyasilerin her türlü ihanetlerini hayra yormada benzeri görülmemiş bir çaba harcadı.

Dürüst ve adil lider? Maalesef mumla hatta kibritle arıyoruz bugün böylesi liderleri…

İlmiyle âmil ulema? Nadirattan… Hâlbuki nasıl da muhtaç bugün Müslümanlar kendilerine.

Ümmetin nezdinde olanlar ve olmayanlar genel hatlarıyla bunlar. Bunların yanı sıra bu ümmete lazım olan sahih siyasi bir liderlik. Çünkü bu gidişata dur diyebilecek olan böylesi bir liderliktir. Bu liderlik halkın ve nusret ehlinin kendisine vereceği destekle ümmetin makûs talihini, tarihini değiştirme kudretine sahip olacaktır.

Son olarak; böylesi bir liderliğin de ümmetin bünyesinde mevcut bulunması Müslümanların “mevcutlar" hanesindeki en önemli artılardandır. Halkın, ümmetin teveccühünü almış bu liderliğin sıradaki işi; hain, zalim ve kâfirlerin çevrelemesi, baskılaması ve tahakkümü altında bulunan nusret ehlinin de desteğini almaktır. İşte bu destek alındığı takdirde ümmet-i Muhammed, tarihte yarım kalmış olan izzetli şahlanışına devam edecek, yeniden yeryüzünün adalet ve yükselme odağı haline gelecektir.

Bu siyasi liderlik, fikirleri, mücadelesi, dört başı mamur projesi ve dava adamlığı bilincine sahip ihlaslı üyeleri ile zemden uzak İslami siyasi parti Hizb-ut Tahrir’dir. İşte onun varlığı ile İslâm ümmeti yolunu aydınlatan projeksiyona ve inşa edeceği projeye sahiptir.

Dediğim gibi; şimdi iş, nusret ehlinde…