Bu Ümmetin Sizin Gibi Yöneticilere Tesadüf Etmesi Ne Büyük Talihsizliktir!
17 Mart 2022

Bu Ümmetin Sizin Gibi Yöneticilere Tesadüf Etmesi Ne Büyük Talihsizliktir!

Gasıp Yahudi varlığının Cumhurbaşkanı Herzog geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirdi. “İsrail” paçavrası, Cumhurbaşkanlığı külliyesinde süvarilerin elinde dalgalandı! Düşünebiliyor musunuz; kendileriyle cihat etmeleri lazım gelen askerimiz, necis bir paçavrayı dalgalandırdı. Bu nasıl bir zillettir Allah’ım böyle!

Bu ümmet, “ölmek var alçalmak yok!” ümmetiydi. Bu ümmeti, bu ümmete ait orduları böylesine bir aşağılanmaya maruz bırakan yöneticiler, ne büyük musibettir.

Bu ümmetin onurunu, kutsalını, Aksâ’sını “reel politiğe” kurban edenler! Evet, sizler ne büyük bir musibetsiniz!

Bu ümmet siretine, aslına rücu ettiğinde akıllarda “ihanetinizden” başka bir şeyiniz kalmayacak. Bugün meydan boş diye kendinizi bir şey sanıyor ya da sizi birileri bir şey sanıyor olabilir ama gerçekler inkişaf ettiğinde şu an için telafi etmeye hiç niyetinizin olmadığı ihanetlerinizden dolayı “cüce” ve “hainler” olarak anılacaksınız; hem yer ehli, hem de gök ehli nezdinde!

Nasıl anılmasın ki sizinle beraber yücelik gitti elden cücelik oldu makbul! Sizinle beraber bir zamanlar “el-aman” dileyip “izin verin de dünyada insanca yaşama hakkımız olsun” diyenler, bugün bizim soluğumuzu kestiler, yaşam damarlarımızı kopartıyorlar.

Sizinle beraber Yahudiler gibi korkaklıklarıyla maruf milletler dahi bu ümmete musallat oldu. Onlar, elinde hiçbir maddi güç olmayan bu ümmetten hâlâ korkuyorlar ama ellerinin altında devasa ordular bulunan İslâm beldelerindeki sizin gibi korkak yöneticilerden zerre korkmuyorlar. Alçaklara, bu ümmetin ezeli düşmanlarına verdiğiniz güvenden dolayı güvende olmayasınız! Dağları yerinden oynatacak bu utancı hangi bulut örtecek! Yerin yedi kat dibinde gizlenecek bir yer bulamazsınız bu ihanetlerinizle!

Nereden nereye! Aksâ işgal altındayken uykuları haram bilen liderlerden, Aksâ’yı işgal edenlerle kokteyller düzenleyen liderlere! Yüreğinde izzetten zerre dahi iz taşıyanların yüzü kıpkırmızı kesildi, damarlarındaki kan kaynadı şu yapılanlardan dolayı. Ah, reel politik uğruna herkesle masaya oturdunuz da konunun kendisi olan bu ümmetle bir oturamadınız şu masaya. Kurduğunuz reel politik masalarının altında kaldı hep ümmet. Hançerleye hançerleye delik deşik ettiniz bu ümmetin sırtını, yara açacak yer bırakmadınız, hançerler aynı yaralara saplanıyor artık tekrar ber tekrar.

Hâlbuki Ankara ve İstanbul’da Herzog’un Türkiye ziyaretini protesto eden Hizb-ut Tahrir, öncesinde de bu ziyaretin yapılmasına izin verilmemesi gerektiğine dair bir basın açıklaması yayınlamış ve bu açıklamada şu ifadelere yer vermişti:

“Ey Yöneticiler! Kudüs ve Mescid-i Aksâ’nın Müslümanlar için değeri sadece işgal altında olmasıyla ilgili değildir, bizatihi bu toprakların değeri İslâm’dan kaynaklanmaktadır. Çünkü Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesidir. Rasul SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra ve Miraç’ının mekânıdır. İslâm toprakları üzerinde hiçbir işgalci varlık kabul edilemez. Hele hele bu işgalin mukaddes topraklar üzerinde gerçekleşmesi asla kabul edilemez. Dolayısıyla bu işgalci varlığı tanımak, onunla askerî, siyasi, ticari veya herhangi bir başka hususta ilişki ve işbirliği içinde olmak, şer’an büyük bir vebaldir; siyaseten ise kabul edilemez bir durumdur. Başta Türkiye olmak üzere halkı Müslüman olan ülke yöneticilerine düşen, bu işgalci varlık ile tüm ilişkileri kesmek ve ona karşı savaş durumu ilan etmektir.

[لَتَجِدَنَّ اَشَدَّ النَّاسِ عَدَاوَةً لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا الْيَهُودَ وَالَّذ۪ينَ اَشْرَكُواۚ] “İman edenlere düşmanlık bakımından insanların en şiddetlisinin kesinlikle Yahudiler ile Allah’a ortak koşanlar olduğunu görürsün...”[1]

Umulur ki yöneticiler bu samimi çağrılara en kısa zamanda icabet ederler de kendi onurlarıyla beraber ümmetin de onuruna, kutsalına sahip çıkmış olurlar. Yok, eğer yüz çevirmeye devam ederlerse bilsinler ki Rabbimiz Celle ve Âlâ şöyle buyuruyor:

[يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا مَنْ يَرْتَدَّ مِنْكُمْ عَنْ دٖينِهٖ فَسَوْفَ يَأْتِي اللّٰهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُٓ اَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنٖينَ اَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرٖينَؗ يُجَاهِدُونَ فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِ وَلَا يَخَافُونَ لَوْمَةَ لَٓائِمٍؕ ذٰلِكَ فَضْلُ اللّٰهِ يُؤْتٖيهِ مَنْ يَشَٓاءُؕ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَلٖيمٌ] “Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı vakarlıdırlar; Allah yolunda cihat ederler ve hiç kimsenin kınamasından korkmazlar. İşte bu Allah’ın dilediğine verdiği bir lütfudur. Allah’ın lütfu geniştir; O, her şeyi bilir.”[2]


[1] Maide Suresi 82

[2] Maide Suresi 54