M. Kürşat Atalar: "Türkler ve Kürtler Arasındaki Ortak İdeal İslâm’dır"
14 Haziran 2021

M. Kürşat Atalar: "Türkler ve Kürtler Arasındaki Ortak İdeal İslâm’dır"

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Dergisi 2021 Haziran sayısını “Kürt Meselesi ve Çözüm Arayışları” başlıklı bir Soruşturma Dosyasına ayırdı. Soruşturmaya katılan siyaset bilimci Dr. M. Kürşat Atalar, Türkler ve Kürtler arasındaki ortak idealin İslam olduğunu, Kürt meselesinin ulus devlet zihniyetiyle çözülemeyeceğini söyledi.

M. Kürşat Atalar konuya ilişkin tespitini şu ifadelerle gerekçelendirdi: “Kürt Meselesi” olarak ifade edilen sorun, kanaatimce, önce, “ideolojik” açıdan çözülmeli. Yani meselenin fikrî boyutu belirleyicidir. Kimlik meselesine etnisite temelinden bakıldığında, bir çözüm olması bence imkânsız. Bu noktada olabilecek maksimum şey, Kürt coğrafyasında da bir ulus-devletin kurulmasıdır. Diyelim ki böyle bir devlet kuruldu. Mesele çözülmüş mü olacak? Hayır, daha da katmerli hâle gelecek! Çünkü ulus devletlere bir tane daha eklenmesi demek, birbiriyle telif edilemez “ulusal çıkarların” çoğalması demektir. Bu da kaçınılmaz biçimde “çatışma” ihtimalini artırır. O yüzden, (daha önceki bir yazımda da ifade ettiğim gibi), Kürtlerin bu işleri bırakması, akıllarını başlarına alması gerekiyor. Tabii Türklerin de! Yeni bir ulus devlet kurmanın kimseye yararı yoktur. Çözüm, “ortak idealler” etrafında birleşmektir. Peki, Türkler ve Kürtler arasında “ortak ideal” var mı? Tabii ki var, İslâm! Her iki kavim de büyük ölçüde “Müslüman”dır. Ama sorun, bu Müslümanlığın “geleneksel” olması, “kimlik” belirleyeni olmaktan çıkmış olmasıdır. Eğer Müslümanlık, bu iki kavmin kimliğinin belirleyeni hâline gelmiş olsa, bence bu sorun kendiliğinden çözülür!”

“Kürt Meselesi ve terör sorunu aynı mı yoksa farklı farklı şeyler midir?” Sorusunu her ikisinin de çıkış noktaları açısından ele alarak cevaplayan Kürşat Atalar, meselenin esasen “milliyetçilik” fikrinden kaynaklandığını vurgulayarak şöyle konuştu: “Yani eğer bir “Kürt Meselesi” varsa aynı zamanda bir “Türk Meselesi” (veya benzeri türde başka etnik meseleler) de vardır! Dolayısıyla, burada asıl, “milliyetçilik” ve onun doğurduğu sorunlar üzerinde durmak gerekiyor. Bu, bir nevi etki-tepki meselesidir. Siz kendi kavmî özelliklerinizi ne kadar vurgularsanız, başka kavimlerin de benzer hissiyatlarını depreştiriyorsunuz. Ondan sonra da meselenin önü alınamıyor. Terör ise başka bir konudur. Milliyetçilikle bağlantısı vardır, ama onu aşan boyutları da vardır. Zulmün derecesiyle ilgili olabileceği gibi “dış güçler” denilen unsurla da irtibatlandırılabilir.”

Atalar: HDP’nin TBMM’de bulunması, rejimin güttüğü bir politikanın gereğidir!

Erken seçim ya da 2023 seçimleri ittifak zeminlerinde Kürt Meselesinin partiler veya iktidar tarafından değerlendirilip değerlendirilmeyeceğine de değinen Dr. M. Kürşat Atalar bu meselede HDP’nin rolünü de anlattı.

Soruşturmada kendisine sorulan “Kürt Meselesinin sizce HDP ve terör sorunu üzerinden konuşulması doğru mudur? HDP Müslüman Kürt halkını ne kadar temsil ediyor?” sorusunu cevaplandıran Kürşat Atalar şunları ifade etti:

“HDP, Türkiye coğrafyasında yaşayan Kürtlerin belirli bir bölümünün desteğini almış bir parti. PKK ile irtibatlı veya iltisaklı mı? Eğer “resmî” açıdan bakılırsa, değil. Zira öyle olsaydı, çoktan kapatılmış olması gerekirdi. Ama aralarında bir “ilişki” olduğunu da herkes biliyor! HDP’nin TBMM’de bulunması, aslında rejimin güttüğü bir politikanın gereğidir. Bence PKK’nın şiddet kartının mutedil bir düzeyde tutulması için HDP’nin mecliste bulunmasına göz yumuluyor. Bu bir politik tercihtir ve bütün dünyada muhalefeti absorbe etme yöntemi olarak kullanılır. HDP’nin Müslüman Kürt halkını temsil edip etmemesi meselesine ise başka bir açıdan bakmak lazım…. HDP’nin de diğer partiler gibi, Batılı/modern siyasi ilkeler doğrultusunda siyaset yaptığı açıktır. Başka bir ifadeyle, siyaset yaparken, HDP de (tıpkı diğer partiler gibi) “İslâmi gayeler” gütmemektedir. Tüzük ve programına bakıldığında bu görülür. O hâlde, tüzük ve programında İslâmi bir gaye gütmediğini deklare etmiş bir partinin “Müslüman Kürt halkını temsil etmesi” nasıl mümkün olacak? Bu soru, aslında AK Parti ve Saadet Partisi (veya benzeri diğer partiler) için de geçerlidir. Bunların tüzük ve programında da böyle bir şey yoktur. O hâlde “muhafazakâr” tabana hitap eden bu partilerin de “Müslüman Türk halkını temsil ettiğine” dair iddianın da benzer şekilde sorgulanması gerekir.”

Sayın M. Kürşat Atalar’ın “Kürt Meselesi ve Çözüm Arayışları” SORUŞTURMA cevaplarının tamamını buradan okuyabilirsiniz.

Köklü Değişim Dergisi 2021 Haziran Sayısında Dr. M. Kürşat Atalar ve diğer 9 katılımcıya sorulan SORUŞTURMA sorularını ve katılımcıların verdikleri cevapları sizler için haberleştirmeye devam edeceğiz.

#KürtMeselesiNasılÇözülür