Kanun Mağduru Aileler: “Nikah Suç, Zina Serbest!”
11 Ocak 2019

Kanun Mağduru Aileler: “Nikah Suç, Zina Serbest!”

İLKHA

Köklü Değişim Medya

Mevcut kanunların gölgesinde evlilik dışı ilişkiler serbest ve medya aracılığı ile özendirilirken, 18 yaş altı evlilik yapan aileler bir bir cezalandırılarak mağdur ediliyor.

Kadın haklarını koruduğu iddiasıyla çalışmalar yürüten Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, mevcut yasaları savunarak kadınları cezalandırmaya devam ediyor. Babalar cezaevine yollanırken, çocukların bakımı ve evin geçimi tek başına kadına yüklenerek, kanunlar eşliğinde aile boyu cezalandırma süreci başlıyor.

İki tarafın rızası ve ailelerin izni olmasına rağmen evlenip çocuk sahibi olan binlerce aile "tecavüz ve cinsel istismar" suçlamasıyla yargılanıp uzun süreli hapis cezasına çarptırılıyorlar. Bu kapsamda 8 bin ailenin mağdur olduğu biliniyorken, aynı ailelerin 16 bin çocuğu da adeta bir yetim gibi ve mağdur olarak büyüyorlar.

Yaşadığı mağduriyeti İLKHA'ya anlatan Ayşe Sepet, "Evlendiğimde 15 yaşıma yeni girmiştim. 2009 yılında evlendim. 2010 yılında ise ilk çocuğum dünyaya geldi. 2010'un 3'üncü ayında doğum yaptım. Açılan kamu davası sonucunda eşime 8 yıl 4 ay ceza verildi. Davamız 2010 yılından 2018 yılına kadar sürdü. 15 Haziran 2018'de eşim tutuklanarak cezaevine gönderildi. 7 aydır eşim cezaevinde." dedi.

Haziran ayında eşinin cezaevine atılmasının ardından 3 çocuğuyla birlikte iki gözlü evde çaresiz bir şekilde yaşamak zorunda kalan Sepet, çocuklarıyla birlikte ciddi sıkıntılara maruz kalıyor. Sosyal hizmetlerden aldığı 560 TL ile geçinmeye çalışan Sepet, eşinin serbest bırakılarak mağduriyetinin giderilmesini istiyor.

"560 TL ile Geçinmeye Çalışıyorum"

Oturduğu eve kira ödediğini ve 3 çocuğu ile birlikte yalnız yaşadığını belirten Sepet, "İlk çocuğum 9 yaşında ve 3'üncü sınıfa gidiyor. Diğer 2 çocuğumun yaşları zaten küçük ve bu yüzden çalışamıyorum. Sosyal hizmetlerden 560 TL yardım alıyorum. Sadece o yardımla geçinmeye çalışıyorum. Onları bakıcıya bıraksam çalıştığım para bakıcıya gidecek. Üçüncü çocuğumun doğumunu, eşim cezaevindeyken yaptım. Eşim cezaevine girdikten 20 gün sonra doğum yaptım. Hastaneden tek başıma çıktım. Yanımda ne refakatçi vardı ne de başka birisi. Bir elimde çocuk, bir elimde çantayla eve geldim. Üç çocuğumla birlikte çok zorlanıyorum. Yakınımda hiç kimsem yok. Ne kendi ailemden ne de eşimin ailesinden bana yakın oturan var. Onlar da arada bir destek veriyor ama yine de olmuyor." diye konuştu.

8 bin aile ve 16 bin çocuğu mağdur eden mevcut kanunların bir diğeri kurbanı ise: Rabia Yağmur Karamemiş.

2012 yılında tanıştığı Enes Karamemiş ile evlendikten 4,5 yıl sonra eşinin bir gece evden alınarak cezaevine atıldığını söyleyen Rabia Yağmur Karamemiş, “Evlendikten 4,5 sene sonra bir gece ansızın eşimi cinsel istismar suçuyla cezaevine aldılar. 9 yıl 11 ay ceza verdiler. Benim eşim tecavüzcü değildi. Biz sadece yuva kurduk.” dedi.

“Böyle Bir Lekenin Üzerimize Sürülmesi Bize Çok Zarar Verdi”

İnsanlar bir tecavüzcüyle aynı ortamda kalmaya bile tenezzül etmezken eşlerinin Kediye Köpek’e, 3-5 yaşındaki kız çocuklarına tecavüz edenlerle aynı koğuşta kaldığını ve onlarla beraber yemek yediğini belirten Karamemiş, eşlerinin bu şekilde yargılanmasını istemediklerini söyledi.

2 kız çocuğuyla yalnız kalarak mağdur olan Rabia Yağmur Karamemiş, “Bir de olayın şöyle bir tarafı var. Ben ve çocuklarım dışarda yalnız kaldık. Maddi bir gelirimiz yok. Üstelik psikolojimiz alt üst oldu. Böyle bir lekenin üzerimize sürülmesi eşim ve bize çok zarar verdi. Çocuklarım baba diye ağladıklarında ben onları ‘tamam yarın gelecek’ diye kandırmak istemiyorum” dedi.

5237 sayılı Kanunun 103'üncü maddesi gereğince "cinsel istismar" suçlamasıyla eşleri tutuklanıp cezaevine konularak mağdur edilen bir diğer anne Gamze Nur Eraydın, 2011 yılında Serkan Eraydın'la severek ve isteyerek evlendi ve evlendikten sonra bir kız çocukları dünyaya geldi. Doğum yaptığı hastanedeki doktorun şikâyeti üzerine Eraydın'ın eşi Serkan Eraydın’a dava açıldı. Açılan dava sonucunda Serkan Eraydın nikâhlı olduğu eşine "cinsel istismar" suçundan hüküm giyerek 4 yıl 6 ay hapse mahkûm edildi.

Ailelerinin ve kendi rızalarıyla imam nikâhı kıyarak evlendiklerin belirten Eraydın, "Evlendikten sonra bir kız çocuğuna hamile kaldım. Hastaneye gidip muayene olduğumuzda doktor şikâyetçi oldu. Sonra hakkımızda kamu davası açıldı. Bunun sonucunda mahkeme süreci başladı. 7 yıl sonra eşime 4 buçuk yıl ceza verildi. Bu süre zarfında yoktular. Hayatımızı düzene koyduk. Kızımız 6 yaşına geldi. Geceleyin saat 04.00'da 4 polis gelip eşimin koluna kelepçeyi takıp götürdüler. Ona, 'sen tecavüzcüsün, cinsel istismar suçundan yargılanıyorsun' dediler." diye konuştu.

Kızının babasının götürülmesine, koluna kelepçe takılmasına, adliyede yaşananların tamamına şahit olduğunu söyleyen Eraydın, konuşmasına şöyle devam etti:

"Kızımın psikolojisi bozuldu. Biz, baban askere gitti, dedik. Babası alındığı zaman 4 buçuk yaşındaydı. Cezaevine gittiğimizde gardiyanlar üstünü arıyor, babasını demir parmaklıklar arasında görüyor. Bu nedenle artık her şeyin bilincinde. Ona anlatamıyoruz. Kendini suçluyor. Çok büyük zorluklar yaşıyoruz. 8 bin aile 16 bin çocuk şuna mağdur durumda. Sesimizin duyulmasını istiyoruz. Elimizden biri tutsun istiyoruz. Ama kimse sesimizi duymuyor. 16 bin çocuk babasız büyüyor. Okula gidiyorlar, babaları yanlarında yok. Kapı çaldığında, babam geldi, diye sevinçle koşuyor. Akşam sofraya oturduğumuzda, babam gelsin, diye bekliyor. Telefon çaldığında, babam arıyor, deyip telefona sarılıyor ama babası yok. Eşim Edirne Açık Cezaevinde. İmkânımız olmadığı için iki ayda bir ancak gidebiliyoruz. Kızım bu yüzden babasını özlüyor. Sürekli babasını istiyor. İki ay sonra doğum günü var. 'Anne, babam gelsin' diyor ama yapabileceğimiz bir şey yok. Gerçekten çok mağduruz." dedi.

"Allah’ın Kanunlarına Uygun Bir Şekilde Çocuklarımızı Evlendirdik"

Gamze Nur Eraydın’ın kayınvalidesi Sevim Eraydın ise yaşananlara tepki göstererek şu ifadeleri kullandı:

"Bundan 8 sene önce ailelerin isteğiyle, Allah’ın kanunlarına uygun bir şekilde çocuklarımızı evlendirdik. 8 sene sonra bu cezalar geldi. Oğlumu cezaevine aldılar. Biz de erken yaşta evlilikler olsun istemiyoruz. Ama söz konusu aile olunca bedeller bu kadar ağır olmamalı. Burada aile bakanımızın söylediği bir kelimeye değinmek istiyorum. 'Kadının beyanı esastır' diyor. Küçük yaşta bir kız çocuğu gidip mahkemeye, babam beni taciz etti, diyor. Kızın beyanı üzerine gidip babayı alıyorlar. Ya cezaevine alıyorlar ya da evden uzaklaştırma cezası veriyorlar. Bu örnekteki çocuk 7, 8 yaşında. Ama benim gelinim 15 yaşında. Mahkemede, 'Biz kendi isteğimizle, ailelerimizin isteğiyle evlendik' diyor. Mahkeme de 'Senin beyanın esas değil, çünkü sen çocuksun' diyor. Burada çok büyük bir çelişki var." diye konuştu.

"Nikah Suç Zina Serbest!"

"Şu anda zina serbest nikâh suç. Biz Müslüman ülkesinde yaşıyoruz. Müslüman ülkesinde zinanın serbest nikâhın suç olmasını anlayamıyoruz." diyen anne Eraydın, medyada genç evliliklerin çarpıtıldığına da dikkat çekti.

Eraydın, "Siz bir tarafı korurken öbür taraftan yıkıyorsunuz. Yarın oğlum, cezaevinden çıktığında üstünde bir kara leke ile çıkacak. İş başvurularında GBT’sinde 'tecavüzcü', 'cinsel istismarcı' olarak çıkacak. İşe alınamaz ve çalışamaz ise çocuklarına nasıl bakacak? Şu an mağdur olan 8 bin insanın resmi nikâhı var. Gelinim, oğlumu görmek için nikâh belgesiyle gidiyor. Çünkü resmi nikâhlı eşidir. Oğlum üç ayda bir eve izne geliyor. Bu izinde bir haftasını çocuğuyla, eşiyle geçiriyor. Burada çok büyük bir çelişki var. Diyorlar ki 'kadın mağdur olmuş, biz onu koruma altına' aldık. Eyvallah. Koruma altına aldıkları kadınların hangisinin adını biliyorlar? Babasız büyüyen 16 bin çocuk var. Bunların hangisinin ismini biliyorlar? Her ay verdikleri 580 lira bir maaş vardı. Üç aydır bunu da kestiler. Bu kadınların 580 TL ile ayakta kalma şansları yoktur. Hadi kalabileceklerini düşünelim. Siz bu maaşı kestiniz, kötü yola mı düşmesi gerekiyor? Çocuklarına nasıl bakacak? Bu konunun bir an önce çözülmesini istiyorum." diye konuştu.