İfsat Projelerinin Eseri: Doğurganlık Hızı Düşüyor
06 Temmuz 2020

İfsat Projelerinin Eseri: Doğurganlık Hızı Düşüyor

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

TÜİK’in 2001-2019 yılları arasındaki doğurganlık hızı istatistiği göre, Türkiye'de doğurganlık hızı, 2001 yılında 2,38 çocuk iken 2019 yılında 1,88 çocuk olarak gerçekleşti. Kanunlarla evliliğin zorlaştırılıp, fuhuş ve zinanın kolaylaştırılması, İstanbul Sözleşmesi’ne paralel uygulamalar ile toplumun ifsat edilmesi sayesinde korkunç değişimin önü açılmıştı.

Rapora göre, bir kadının doğurgan olduğu dönem boyunca (15-49 yaş grubu) doğurabileceği ortalama çocuk sayısı 2019 yılında 1,88 oldu.

Bu durum doğurganlığın, nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,10'un altında kaldığını gösterdi.

TÜİK’in 11 Temmuz “Dünya Nüfus Günü” öncesinde açıkladığı istatistiklere göre, toplam doğurganlık hızının en yüksek olduğu il 2019 yılında 3,89 çocukla Şanlıurfa oldu. Bu ili 3,37 çocukla Şırnak, 3,16 çocukla Ağrı ve 3,15 çocukla Muş izledi. Toplam doğurganlık hızının en düşük olduğu il ise 1,33 çocukla Gümüşhane oldu. Bu ili 1,34 çocukla Kütahya ve Edirne takip etti.

Türkiye'nin toplam doğurganlık hızının Avrupa Birliği (AB) üyesi 28 ülkenin toplam doğurganlık hızlarından daha yüksek olduğu görüldü. AB üyesi 28 ülkenin toplam doğurganlık hızları incelendiğinde, 2018 yılında en yüksek toplam doğurganlık hızına sahip olan ülkenin 1,88 çocukla Fransa olduğu, en düşük toplam doğurganlık hızına sahip olan ülkenin ise 1,23 çocuk ile Malta olduğu görüldü.

Doğum Yapan Annelerin Ortalama Yaşı 28,9’a Yükseldi

Doğumlarını 2001 yılında gerçekleştiren annelerin ortalama yaşı 26,7 iken 2019 yılında 28,9 oldu. Diğer yandan ilk doğumunu 2019 yılında gerçekleştiren annelerin ortalama yaşı ise 26,4 oldu.

Yaş grubuna göre doğurganlık hızı incelendiğinde, 2001 yılında en yüksek yaşa özel doğurganlık hızı binde 144 ile 20-24 yaş grubunda iken 2019 yılında binde 122 ile 25-29 yaş grubunda görüldü. Bu durum, doğurganlığın kadının daha ileri yaşlarında gerçekleştiğini gösterdi. Yaşa özel doğurganlık hızı, belli bir yaş grubunda bin kadın başına düşen ortalama canlı doğan çocuk sayısını ifade ediyor.

Evlenme Yaşı Yükseliyor

Evlenme istatistiklerine göre; 16-17 yaş grubunda olan kızların resmi evlenmelerinin toplam resmi evlenmeler içindeki oranı 2009 yılında yüzde 8,1 iken bu oran 2019 yılında yüzde 3,1'e düştü. Bu oranın düşmesinde İstanbul Sözleşmesi ve feminist örgütlerin ciddi çalışmaları ile cezai müeyyide uygulanması da büyük rol oynadı.

Kadınlarda 2015 yılında 24,4 olan ortalama ilk evlenme yaşı 2019 yılında 25'e yükseldi. İlk evlilik yaşının doğumlar üzerinde önemli bir etkisi olup daha erken yaşlarda evlenen kadınların ortalama olarak daha fazla çocuk sahibi olma potansiyeli bulunuyor. Bu da genellikle yaşam boyunca daha fazla sayıda doğuma yol açabiliyor.

Birleşmiş Milletler İstatistik Komisyonu tarafından 2013 yılında kabul edilen "Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Göstergeleri 52 Minimum Gösterge Seti"nde yer alan göstergelerden biri olan "20-24 yaş grubunda olup 18 yaşından önce evlenen kadınların oranı" Türkiye'de 2010 yılında yüzde 8,2 iken 2019 yılında bu oran yüzde 5,1 oldu.

Anne Ölüm Oranı Yüz Binde 13,6'ya Geriledi

Anne ölüm oranı, bir yıl içerisinde gerçekleşen yüz bin canlı doğum başına anne ölümlerinin sayısı olarak tanımlanıyor. Anne ölümü, gebeliğin başlangıcından doğum sonrası 42. günü kapsayacak şekilde; kaza ve tesadüfi sebeplerden kaynaklanmayan, gebelik veya gebeliğin yönetiminden kaynaklı olarak veya gebeliğin ağırlaştırdığı herhangi bir sebeple kadının ölmesidir.

Türkiye'de 2010 yılında yüz binde 16,7 olan anne ölüm oranının yıllar içinde azalma eğilimi göstererek 2018 yılında yüz binde 13,6'ya gerilediği görüldü.

Anne ölüm oranı dünya ortalamasının 2017 yılında yüz binde 211 olduğu görüldü. Anne ölüm oranı ülkelere göre incelendiğinde, yüz binde bin 150 ile Güney Sudan ilk sırada yer aldı. Güney Sudan'ı yüz binde bin 140 ile Çad ve yüz binde bin 120 ile Sierra Leone izledi. Anne ölüm oranının en düşük olduğu dört ülke ise yüz binde 2 ile Belarus, İtalya, Norveç ve Polonya oldu. Türkiye'de ise anne ölüm oranının 2017 yılında yüz binde yaklaşık 15 olduğu görüldü.

Bebek Ölüm Hızı Binde 9,1’e Geriledi

Bebek ölüm sayısı, 2018 yılında 11 bin 598 iken 2019 yılında 10 bin 770 oldu. Bin canlı doğum başına düşen bebek ölüm sayısını ifade eden bebek ölüm hızı, 2018 yılında binde 9,3 iken 2019 yılında binde 9,1 oldu. Diğer bir ifade ile 2019 yılında bin canlı doğum başına 9,1 bebek ölümü gerçekleşti.

Doğumdan sonraki beş yıl içinde ölme olasılığını ifade eden beş yaş altı ölüm hızı, 2018 yılında binde 11,3 iken 2019 yılında binde 11,2 oldu.

İstanbul Sözleşmesi İfsat Ediyor

İstanbul Sözleşmesi ve daha önce CEDAW ile uygulamaya konan kanunlar ile aileyi yıkma projesi hızla hedefine doğru yol alıyor. Aileleri parçalayan ve husumeti körükleyen 6284 yasası, özgürlük diyerek ahlakın yok edilip, gayrı meşru ilişkilerin özendirlmesi, genç yaşta evliliklere verilen ciddi hapis cezaları, okullarda bu fasit sözleşmelere uygun eğitim müfredatı, acı meyvelerini veriyor. Evlilikler azalıp, boşanmalar çoğalırken, kadın cinayetleri de bu sözleşmeler ile iki katına çıkmış durumda.

Gençlik bozuk fikrilerle zehirlenirken, eşcinsellik yaygın ve görünür hale getirildi. Bu kapsamda yapılan çalışmalarla şirketler eşcinsel çalışan kadroları açtı ve ürünlerine gökkuşağı simgesi yerleştirdi. Üniversite sınavında eşcinsel bir şarkıcının şarkı sözleri sorulurken, Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilere gökkuşağı resmi çizdirip evlerin camına asılmasını telkin etti.

Devletin himayesindeki bu örgütlü çalışmaların yansıması olarak bugün ekilenler biçiliyor. Aile kurumu paramparça edilmiş, gençlik isyankarlığa sürükleniyor. İstatistiklerde bahsedilen doğurganlığın düşmesi, tamamıyla bu çirkin projelerin eseri ve yıllar içindeki bozulma rakamlara yansımış durumda.